Kadınlar kalpleri hakkında bilinçsiz
Kalp ve damar hastalıkları kadınlar arasında bir numaralı ölüm nedeni, buna karşılık kadınlar kalpleri hakkında bilinçsiz davranıyor.
Hipertansiyon ihmal edilmemesi gereken bir sağlık sorunudur.
Bu satırları okuyan her 10 okuyucudan biri hipertansiyonlu, her 5 okuyucudan biri de tansiyon hastası olmaya aday. Tansiyon hastalarının yarısı rahatsız olduğunun farkında değil. Bu ürkütücü tablo yapılan çeşitli çalışmalar sonucunda ortaya çıkarıldı.
Hipertansiyon, kan basıncının yani tansiyonun normal sınırlar üzerinde seyretmesidir. Dinamik bir fizyolojik değişken olan kan basıncı, çeşitli koşullar altında zaman zaman kısa sürelerle normal seviyelerin üzerine çıkabilir. Ancak kan basıncı yükselmesinin kalıcı hale gelmesi durumuna hipertansiyon denir.
Kan basıncı yüksekliği bu tablonun sadece bir bulgusudur, üstelik erken bulgusu da değildir. Kan basıncının yükselmesine neden olan faktörler, koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği, inme, böbrek hastalığı gibi sorunların oluşumuna da zemin hazırlar. Bu nedenle, tanı kan basıncı ölçümü ile konsa bile, hipertansiyon asla sadece yüksek kan basıncından ibaret bir durum değildir.
Toplum sağlığını bu denli tehdit eden bu sessiz katil; genç, çocuk, yaşlı demeden her yaş grubunu etkiler. Ortaya çıkarken herhangi bir sinyal vermeden tüm vücudu etkisi altına alması ise hastalığa ilişkin bir başka korkutucu gerçektir. Tedavi edilmediğinde ise kalp krizi, inme, körlük, böbrek rahatsızlıkları gibi sorunlara yol açabilir.
Bu hastalık ülkemizde her 10 erişkinden birinde görülür. 40 yaşın üzerindeki kişileri göz önüne alırsak görülme oranı % 40 üzerine çıkar. Kentsel farklılıklara göre de bu hastalıkla karşılaşma oranı değişir. Örneğin yoğun sanayi yaşantısının olduğu bölgelerde yüksek tansiyon sıklığı biraz daha fazladır.
Aslında durum gelişmiş ülkelerde de farklı değildir. Yüksek tansiyon bu ülkelerde yüzde 20 oranında görülür.
Hipertansiyonlu hastaların ancak yüzde 50’si hasta olduğunun farkındadır, hipertansiyonu olduğunu bilenlerin ancak yarısı bu nedenle ilaç kullanır ve ilaç kullananların da ancak yarısında tedavi etkili olur. Bu durum hipertansiyonda yarılar kuralı olarak bilinir.
Kalp ve damar hastalıkları kadınlar arasında bir numaralı ölüm nedeni, buna karşılık kadınlar kalpleri hakkında bilinçsiz davranıyor.
Stres ve hipertansiyon ilişkisi sanıldığından daha karmaşıktır. Stres tansiyonu yükseltebilir veya kan basıncı dengesini olumsuz etkileyebilir.
Gebelikte karşılaşılabilecek en ciddi hipertansiyon tablosu olan preeklampsi, hem annenin hem de bebeğin yaşamını tehlikeye sokabilir.
Gebelik hipertansiyonu ya da diğer adıyla gestasyonel hipertansiyon, gebelik sırasında ortaya çıkan bir hipertansiyon tipidir.
Gebelikte rastlanan hipertansiyon tiplerinden biri gebelikte kronik hipertansiyondur ve gebelik öncesinde de hipertansiyonu olan kadınlarda görülür.
Gebelikte hipertansiyon, hem annenin hem de bebeğin yaşamını tehdir eden ve pek çok istenmeyen olaya yol açabilen ciddi bir sorundur.
Hipertansiyon ve beyin arasındaki etkileşim sanıldığından daha yoğundur ve hipertansiyon varlığı beyni çeşitli şekillerde etkileyebilir.
Hipertansiyon ve böbrek hastalığı arasında iki yönlü bir ilişki vardır. Hipertansiyon en önemli kronik böbrek hastalığı nedenlerinden biridir, diğer taraftan da kronik böbrek hastalığı hipertansiyonun altındaki nedenlerden biri olabilir.
Günlük yaşamda kişinin kan basıncı hep aynı seviyelerde seyretmez. Kan basıncındaki bu değişiklikler “kan basıncının günlük ritmi” olarak adlandırılır.
Hipertansiyonlu hastalar genellikle sadece ilaç kullanmanın yeterli olduğunu düşünürler. Ancak, yaşam tarzında dikkat edilmesi gerekenler mevcuttur.