Tansiyonu etlileyen besinler

Tansiyonu etkileyen besinler

Paylaşın!

Hipertansiyonun takip ve tedavisi açısından çeşitli yaşam tarzı faktörleri gibi, tansiyonu etkileyen besinler de büyük önem taşıyor. Kimi besinler tansiyonu yükseltirken, kimileri de düşmesine yardımcı oluyor.

Araştırmalar, tansiyonu etkileyen besinler konusunun hipertansiyonun takip ve tedavisindeki önemini gösteriyor. Bazı besinler kan basıncını yükseltirken, bazıları ise düşürüyor. Diyette bu gıdalara dikkat edildiği takdirde, kan basıncı yüksekliği olarak tanımlanan hipertansiyon, bazen ilaç kullanmaya gerek kalmadan kontrol altına alınabiliyor.

Kan basıncını yükselten besinler

Tuzlu gıdalar

Kan basıncını arttıran besinlerin başında yüksek sodyum içerikli gıdalar gelir. Diyetteki sodyumun esas kaynağı sofra tuzu ve işlenmiş gıdalardır. Sodyum, normal miktarlarda alındığında sağlık için gerekli olmakla birlikte, fazla alındığında vücutta su tutulumuna neden olarak kan basıncını arttırır.

Yemeklere katılan tuz günlük tuz tüketiminin küçük bir bölümüdür. Hamburger, cips gibi sokak yiyecekleri ve konserve, turşu, salça, sos, sucuk, salam, sosis, pastırma gibi hazır besinler ciddi birer gizli tuz kaynağıdır. Özellikle ülkemizde peynir, zeytin, ekmek, turşu, ev salçası ve ayran çok önemli gizli tuz kaynaklarıdır ve gizli tuz gün içinde alınan tuzun yaklaşık % 80’ini oluşturur.

Yağ ve kolesterolden zengin gıdalar

Damar sertliğine (ateroskleroz) yol açan gıdalar da kan basıncının yükselmesine katkıda bulunurlar. Ateroskleroz, damarın genişleyebilme özelliğini bozarak hipertansiyon gelişiminde rol oynar. Özellikle kırmızı ette bulunan doymuş yağlar, margarin ve unlu mamullerde yer alan trans yağlar ile süt ürünleri ve yumurtadaki kolesterol, aterosklerozu hızlandırarak kan basıncını yükseltir.

Şekerli ve nişastalı gıdalar

Şekerli ve fazla nişastalı kaloriden zengin ve glisemik indeksi yüksek besinler de şeker ve enerji metabolizmasını kötü yönde etkileyerek kan basıncının yükselmesine katkıda bulunurlar.

Kan basıncının düşmesine yardımcı olan besinler

Potasyum, yüksek tansiyon hastalarının mutlaka almaları gereken bir mineraldir. Çünkü potasyum sodyumla yer değiştirerek tuzun tansiyonu yükseltici etkisini dengeler. Muz, patates, ıspanak, marul, incir, kuru kayısı, mercimek iyi birer potasyum kaynağıdır.

Hipertansiyonun kontrol altına alınmasında ateroskleroz riskini azaltan beslenme tipi de önemli rol oynar. Kırmızı et yerine omega-3 yağ asitlerinden zengin somon ve ton balığı gibi soğuk deniz balıklarını tüketmek; tam tahıllar (esmer pirinç, kepekli ekmek, arpa, yulaf vs), meyve ve sebzeler gibi lifli gıdalar kandaki kolesterol seviyesini düşürerek aterosklerozu azaltır ve kan basıncını dengeler.

Hipertansiyonun gidişi üzerine sadece tuz kısıtlamasının değil, diyetin içeriğinin de önemli olduğunu gösteren DASH (Dietary Approaches to Stop Hypertension) çalışması, 2001 yılında yayınlandı. Bu çalışma diyet içeriğinin de tuz kadar önemli olduğunu vurguladı.

DASH diyetinin prensipleri oldukça basittir.

  • Daha fazla sebze, meyve ve yağsız süt ürünleri tüketmek
  • Tuzu, şekeri, tatlıları, şekerli içecekleri ve kırmızı eti belirgin olarak azaltmak
  • Doymuş yağdan, kolesteroden ve trans yağdan zengin besinleri belirgin olarak azaltmak
  • Tam tahıllı yiyeceklerin, tavuk ve benzeri beyaz etlerin, baklagillerin ve kuruyemişlerin tüketimini arttırmak

Beslenmede dikat edilmesi gereken noktalar

Sağlıklı yetişkinler için önerilen tuz miktarı yaklaşık 6 gram (tatlı kaşığı kadar) iken, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı SALTurk Çalışması’na göre ülkemizde bir kişinin günlük ortalama tuz tüketimi yaklaşık 18 gramdır. Yani Türkiye’deki tuz tüketimi normalden 3-4 kat fazladır. Uzmanlara göre bunun en büyük sorumlusu, tadına bakmadan tuz dökme alışkanlığıdır. Bu nedenledir ki beslenme planında ilk adım, sofrada tuzu ve diğer yüksek sodyum içerikli besinleri mümkün olduğunca azaltmaktır. Ayrıca doymuş yağ oranı düşük, posa ve potasyum içeriği yüksek bir beslenme şekli de hipertansiyonun kontrolü ve damar sertliğinin önlenmesinde büyük önem taşır.

Bu açıdan DASH diyeti, Akdeniz diyeti ve Flexitarian diyet hipertansiyon açısından büyük yararı olan beslenme şekilleridir.

Çalışmalarda, DASH diyetinin 2 hafta içinde kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir. Bu diyet aynı zamanda kolesterolü ve fazla kiloyu azaltmaya da yardımcı olur. Bol sebze, meyve ve yağsız süt ürünleri içermesi ve yağdan, kolesterolden ve şekerden fakir olması sayesinde DASH diyeti tansiyonun ve kolesterolün yüksek olmadığı durumlarda bile sağlıklı bir yaşam sürmeye büyük katkı sağlar.

Akdeniz diyeti ile 3 ay içinde kolesterol ve kan basıncı düzeylerinde belirgin düzelme sağlandığı gösterilmiştir. Akdeniz diyetinin insülin direnci ve metabolik sendrom olasılığını bir yıl içinde %14 azalttığı saptanmıştır. Diyabetlilerde bu diyetin uygulanmasıyla kalp hastalığı ve inme risklerinde belirgin azalma gözlenmiştir.

Liften ve yararlı yağlardan zengin gıdaların kalp sağlığı için iyi olduğu bilinir. Nitekim, vejetaryenlerin vejetaryen olmayanlara göre kalp hastalığı riski % 32 daha az bulunmuştur. Vejetaryenlerde kan basıncı da olmayanlara göre 7 mmHg daha düşük seyretmektedir. Flexitarian diyet ile ilgili böyle bir çalışma yoktur, ancak büyük ölçüde bitki temelli olması nedeniyle sonuçların yakın bulunması muhtemeldir. Ayrıca Flexitarian diyet kilo vermeyi kolaylaştırır. Bunun temel nedeni, daha fazla düşük kalorili bitkisel ürüm tüketilmesi ve hazır gıdalardan kaçınılmasıdır. Sağlıklı ve bitkisel ağırlıklı beslenme diyabetten hem korunmada, hem de diyabetlilerde kan şekeri yönetiminde büyük öneme sahiptir. Bitkisel temelli olması, şeker ve işlenmiş gıda içermemesi nedeniyle Flexitarian diyet diyabetliller için de oldukça uygun olacaktır.

Sonuç olarak, tansiyonu etkileyen besinler hipertansiyonun takip ve tedavisinde büyük öneme sahiptir. Beslenmede yukarıda sözü edilen hususlara dikkat edilmesi büyük yarar sağlar.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

Randevu alın