Kıvam artırıcılar ve kalp

Kıvam artırıcılar ve kalp

Paylaşın!

Gıda endüstrisinde pek çok üründe kullanılan kıvam artırıcılar ve kalp hastalıkları arasında bir ilişki olduğunu gösterir yeni bir araştırma yayınlandı.

British Medical Journal tarafından yeni yayınlanan bir çalışma, endüstriyel olarak işlenmiş gıdalarda dokuyu iyileştirmek ve raf ömrünü uzatmak için yaygın olarak kullanılan çeşitli kıvam artırıcıların (emülgatörler) (‘E sayıları’ gıda katkı maddeleri grubunun bir parçası) fazla alınmasının kalp ve damar hastalığı riskinin artmasıyla ilişkili olduğunu öne sürdü.

Kıvam artırıcılar genellikle hamur işleri, kekler, dondurma, tatlılar, çikolata, ekmek, margarin ve hazır yemekler gibi işlenmiş ve paketlenmiş gıdalara görünüm, tat, doku ve raf ömrünü arttırmak için eklenir. Bunlar arasında selülozlar, yağ asitlerinin mono- ve digliseritleri, modifiye nişastalar, lesitinler, karragenanlar (kırmızı deniz yosunundan elde edilir ve gıdaları koyulaştırmak için kullanılır), fosfatlar, sakızlar ve pektinler bulunur. Bu gıda katkı maddelerinin yaygın olarak tüketilen binlerce ultra işlenmiş gıda ürününde kullanıldığı göz önüne alındığında, bu bulguların önemli halk sağlığı etkileri olması beklenebilir.

Tüm gıda katkı maddelerinde olduğu gibi, emülgatörlerin güvenliği de mevcut bilimsel kanıtlara dayanarak düzenli olarak değerlendirilmektedir, ancak bazı yeni araştırmalar kıvam artırıcıların bağırsak bakterilerini bozabileceğini ve iltihaplanmayı artırarak kalp ve damar hastalıklarına olan yatkınlığı potansiyel olarak artırabileceğini öne sürmektedir.

Fransa’daki araştırmacılar bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde incelemek amacıyla kıvam artırıcılara maruz kalma ile koroner kalp hastalığı ve serebrovasküler hastalık (kalp ve beyindeki kan akışını ve kan damarlarını etkileyen durumlar) dahil olmak üzere kardiyovasküler hastalık riski arasındaki ilişkileri değerlendirmek üzere yola çıktılar. Bu amaçla, 2009-2021 yılları arasında NutriNet-Santé kohort çalışmasına katılan ve kalp hastalığı öyküsü olmayan 95.442 Fransız yetişkin (ortalama yaş 43; %79 kadın) incelendi. Takibin ilk iki yılı boyunca katılımcılar en az üç (ve en fazla 21) 24 saatlik çevrimiçi diyet kaydı doldurdu. Tüketilen her yiyecek ve içecek maddesi daha sonra herhangi bir gıda katkı maddesinin varlığını ve dozunu belirlemek için marka düzeyinde üç veri tabanıyla eşleştirildi. Kantitatif veri sağlamak için laboratuvar testleri de yapıldı.

Katılımcılardan ayrıca kalp krizi veya inme gibi önemli kalp damar olaylarını bildirmeleri istendi ve bunlar katılımcıların tıbbi kayıtları incelendikten sonra bir uzman komitesi tarafından onaylandı. Kalp ve damar hastalıkları ile bağlantılı ölümler de Fransız ulusal ölüm kayıtları kullanılarak kaydedildi ve yaş, cinsiyet, kilo (BMI), eğitim düzeyi, aile öyküsü, sigara içme durumu, fiziksel aktivite düzeyleri ve diyet kalitesi (örn. şeker, tuz, enerji, alkol alımları) dahil olmak üzere kalp hastalığı için iyi bilinen çeşitli risk faktörleri dikkate alındı.

Ortalama 7 yıllık bir takibin ardından, daha yüksek toplam selüloz (E460-E468), selüloz (E460) ve karboksimetilselüloz (E466) alımının daha yüksek kalp ve damar hastalığı, ve özellikle koroner kalp hastalığı riski ile pozitif ilişkili olduğu bulundu. Yağ asitlerinin monogliserit ve digliseritlerinin (E471 ve E472) daha yüksek alımları, incelenen tüm sonuçların daha yüksek riskleri ile ilişkilendirildi. Bu kıvam artırıcılar arasında, monogliseritlerin ve yağ asitlerinin digliseritlerinin laktik esteri (E472b) daha yüksek kalp damar ve beyin damar hastalığı riski ile; ve monogliseritlerin ve yağ asitlerinin digliseritlerinin sitrik asit esteri (E472c) daha yüksek kalp ve damar hastalığı ve koroner kalp hastalığı riski ile ilişkilendirildi. Yüksek trisodyum fosfat (E339) alımı da koroner kalp hastalığı riskinde artış ile ilişkilendirildi. İncelenen diğer kıvam artırıcılar ile kalp damar hastalıkları arasında bir ilişki olduğuna dair kanıt bulunamadı.

Bu çalışma, bu konuda yapılmış tek bir gözlemsel çalışmadır. Çalışmada bu ilişkilerin mekanizması araştırmanın niteliği nedeniyle araştırılmamıştır. Buna karşılık, araştırmacılar bazı çalışma sınırlamalarını kabul etmektedir. Örneğin, NutriNet-Santé çalışması katılımcıları arasında genel Fransız nüfusuna kıyasla daha yüksek kadın oranı, daha yüksek eğitim geçmişi ve genel olarak daha bilinçli sağlık davranışları olması sonuçların genellenebilirliğini sınırlayabilir.

Bununla birlikte, çalışmanın örneklem büyüklüğü ve ve gıda katkı maddeleri hakkında her markaya özgü benzersiz ayrıntılı veriler kullanılarak potansiyel olarak etkili olan çok çeşitli faktörler için ayarlama yapılabildi. Dahası, sonuçlar daha ileri testlerden sonra değişiklik göstermedi.

Yazarlar, bu sonuçların diğer büyük ölçekli çalışmalarda tekrarlanması gerektiğini vurgulamakla birlikte, “tüketicileri korumak için gıda endüstrisinde gıda katkı maddesi kullanımına ilişkin düzenlemelerin yeniden değerlendirilmesine katkıda bulunabileceklerini” belirtmektedir.

Sonuç olarak, gıda endüstrisinde sıklıkla kullanılan kıvam artırıcılar ve kalp damar hastalıkları arasındaki muhtemel ilişkileri ortaya koyan bu çalışma sonuçları; tüketicilerin, gıda endüstrisinin ve denetleyici otoritelerin bu konuda daha hassas davranmaları gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

Randevu alın