Preeklampsi

Preeklampsi

Paylaşın!

Gebelikte karşılaşılabilecek en ciddi hipertansiyon tablosu olan preeklampsi, hem annenin hem de bebeğin yaşamını tehlikeye sokabilir.

Preeklampsi, 20. gebelik haftasından sonra gelişen ve gebede tüm organları etkileyebilen ciddi bir kan basıncı hastalığıdır. Hipertansiyonu olan gebede etkilenen organ bozukluğuna bağlı şikayet ve bulgular olması veya laboratuar bulgusunun eşlik etmesine ‘preeklampsi’ denir.

Bu tabloda tutulan sisteme göre klinik bulgu oluşur. Ellerde, yüzde şişme, başağrısı, gözlerde sinek uçuşması, bulanık görme, üst karın ağrısı, bulantı, kusma, ani kilo artışı ve solunum sıkıntısı hastalarda görülen şikayetlerdir. Laboratuvar bulgulardan başında ise proteinüri (idrarda protein olması) gelir.

Aşağıdaki durumlarda preeklampsiye daha sık rastlanır:

  • İlk gebelik
  • Sperme sınırlı maruziyet: kondom, tüp bebek uygulamaları, donör sperm
  • Yaş: < 18 veya >35
  • Aile öyküsünde preeklampsi, mol hidatiform olması
  • Paternal (baba) hikayesinde preeklampsi olması
  • Kişisel preeklampsi öyküsü
  • İki gebelik arası > 10 yıl
  • Fetal hidrops
  • Çoğul gebelik
  • Gestasyonel Troblastik Hastalık
  • Obezite (VKİ>30)
  • Kronik hipertansiyon
  • Gebelik diyabeti, tip 2 Diyabet, İnsülin direnci
  • Bağ dokusu hastalıkları (SLE gibi)
  • Vasküler hastalıklar
  • Böbrek hastalığı
  • Trombofili (Antifosfolipid sendromu)

Preeklampsi başlangıç zamanına göre ve şiddetine göre sınıflandırılır:

  • Erken başlangıçlı: 34. Gebelik haftasından önce gelişmiş ise
  • Geç başlangıçlı: 34. haftadan sonra gelişmiş ise. Bazen preeklampsi, doğum sonrası ya da doğum anında da gelişebilir.

Hipertansiyon yanında laboratuvar bulgusu ya da şikayet şiddetine göre ise:

  • Hafif
  • Şiddetli olarak ikiye ayrılır.

Şiddetli preeklampsi kriterleri şunlardır:

  • Şiddetli hipertansiyon (sistolik kan basıncı ≥ 160 mmHg veya diastolik kan basıncı ≥ 110 mmHg)
  • Trombosit sayısı < 100 bin
  • Kreatinin > 1.1 mg/dl
  • Karaciğer fonksiyon testlerinde enzimlerin iki kattan fazla artması
  • Üst karın ağrısı
  • Bulantı, kusma
  • Görme bozukluğu: Bulanık görme, çift görme, göz önünde sinek uçuşması
  • Anksiyete bozukluğu veya panik
  • Tedaviye yanıtsız başağrısı
  • Akciğerlerde sıvı toplanması

Gebeliğinde preeklampsi gelişenler gebelerin şu hastalıklar için risk altındadır:  

  • Kalp damar hastalıkları
  • Kalp krizi
  • Hipertansiyon
  • İnme
  • Böbrek Yetmezliği
  • Retinopati
  • Sonraki gebelikte tekrarlama riski
  • Eklampsi gelişimi
  • HELLP sendromu gelişimi

Ağır preeklampside fetüs ve yenidoğan açısından artan riskler şunlardır:  

  • Erken Doğum
  • Ağır büyüme-gelişme kısıtlılığı
  • Oligohidroamniyos
  • Hipoksi – Asidoz
  • Nörolojik Hasar
  • Perinatal Mortalite
  • Serebral Palsi

Preeklampsi tanısı olan gebede konvülsiyon (havale) gelişmesine eklampsi denir. Bazen sadece hafif tansiyon yüksekliği olan gebe de bile gelişebilir. Nedeni tam bilinmemektedir. Beyine az oksijen, az kan gitmesi ve beyin ödemi suçlanır. Konvülsiyonların %53’ü gebelikte, %19’u doğum sırasında ve %28’i lohusalıkda gelişir.

HELLP sendromu, tıbbi acil bir durumdur. Uzun dönem kalıcı organ hasarı, hatta ölüme bile neden olabilir. Kanama, karaciğer enzimlerinde yükselme, düşük pıhtılaşma hücrelerine bağlı klinik tablo gelişir.  

Kronik hipertansiyon zemininde gelişen preeklampsiye ‘süperpoze preeklmapsi’ denir. Ani, kalıcı, ilerleyici hipertansiyon (≥160/110 mmHg)  ve/veya yeni beliren proteinüri ve/veya varolan proteinürinin sıklıkla iki katdan fazla artması, ilerleyici ve kalıcı artışıdır. Proteinüri sıklıkla iki kattan fazla artar, ilerleyici ve kalıcı artış şeklindedir. Ama, şiddeti tedaviyi yönlendirmez.

Bu tabloda gebenin evde kalarak dinlenmesi, stres ve yorgunluktan uzak durması sağlanır. Sıkı tansiyon, kilo ve ödem takibi yaptırılır. Diğer yandan gebe de kendisini takip eder ve bebek hareketlerini izler.anne takip eder. Şikayetlerine göre haftada bir iki kez kontrol gerekir.

Preeklampsi hem anne hem de bebeği için riskler taşır. En temel yaklaşım erken saptamak ve riskleri en aza indirmek için doğumdur. Gebelik miyadında ise doğurtulur. Doğum kararı verirken tablonun devamı sonucu artan riskler ile erken doğuma bağlı bebekte gelişebilecek riskler göz önüne alınır. Doğum zamanı yakın değilse, gebe yatırılarak yakın takibe alınır. Tedavinin hedefleri, eklampsi gelişmesini önlemek, kan basıncını düşürmek ve doğum zamanını geciktirmektir. ancak tedaviye cevap vermeyen ağır bulgular devam ederse, organ yetmezliği saptanırsa, plasenta dekolmanı gelişirse veya bebeğin durumu kötüleşirse doğum öne alınır. İdeali, doğumun gebeliğin 38. haftasından itibaren yapılmasıdır.

Doğum sonrasında annenin durumuna göre sık tansiyon ölçümleri ile takip yapılır ve kan basıncı 160/100 mmHg’nın altında tutulmaya çalışılır, bunun için gerekirse ilaç verilir. Özellikle doğumdan sonraki ilk 48 saat çok önemlidir ve bu dönemde de eklampsi gelişebilir. Doğum sonrası tansiyonun normale dönmesi 12 haftayı bulabilir. Bu süreyi aşan kişiler kronik hipertansiyon adayıdır.

Gebelikte preeklampsi gelişenlerde ilerde hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalığı riski artar. Bu yüzden doğum sonrası 12 haftadan fazla tansiyon yüksekliği sürerse hemen dahiliye uzmanına başvurulmalıdır. Tansiyonu normale dönenler ise yaşam tarzı değişiklikleri (düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, kilo verme) düzenli tansiyon takibi ve metabolik faktörlerin kontrolü önerilir. Bu kişiler düzenli böbrek ve kalp fonksiyonları ve göz muayenesi yaptırmalıdırlar.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

Randevu alın