Küf toksisitesi

Küf toksisitesi

Paylaşın!

Küf toksisitesi, çoğu zaman farkında olmadığımız, buna karşılık çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen ciddi bir çevresel sorundur.

Son zamanlarda görünüşte açıklanamayan inatçı, kalıcı semptomlar mı yaşıyorsunuz? Farkında olmadan küfle yaşayan ya da küfün etrafında çalışan birçok insandan biri olabilirsiniz ve bu durum semptomlarınızı tetikliyor olabilir.

Küf, çevremizin doğal bir parçasıdır ve ölü bitki ve hayvanları ayrıştırarak doğanın “temizlik ekibi” olarak önemli bir rol oynar. Küfler, spor olarak bilinen küçük üreme hücreleri üreterek yayılır ve bu hücreler havaya karışır. Kendi başlarına zararsız olma eğiliminde olan bu küf sporları havada yüzer ve hem iç hem de dış mekanlarda doğal olarak ortaya çıkar.

Her gün dışarıda karşılaştığımız küf sporları giysilere, çantalara ve ayakkabılara ve hatta evcil hayvanlara yapışarak eve taşınır. Eve girdikten sonra, bu küf sporları nemli alanlara tutunarak çoğalabilir. Küfün büyümek için en sevdiği yerlerden bazıları şunlardır:

  • Halı
  • Tavan karoları
  • Duvarlar
  • Islak selüloz ürünleri (kağıt, ahşap ve sunta gibi)

Yine, düşük seviyelerde küfe maruz kalmak kendi başına bir sorun teşkil etmez. Ancak mikotoksin olarak bilinen toksik bileşikler üreten belirli küf türleriyle karşılaşıldığında küfe maruz kalma sorunlu hale gelir. Bu mikroskobik zehirler, belirli küf türleri tarafından doğal olarak üretilir ve yiyecekler ve solunum yoluyla vücudumuza girerek sağlığa zarar verebilir.

Birçok kişi, hasta, evlerinin veya işyerlerinin sorunlarına zemin hazırlayabileceğinin farkında değildir. Aslında, toksik küf de dahil olmak üzere iç mekan kirleticilerinin, dışarıda bulunan kirleticilerden 2 ila 5 kat daha yüksek konsantrasyonda olduğu ve sağlık sorunlarının %50’sinden fazlasına katkıda bulunduğu tahmin edilmektedir.

Açık ara farkla, küfün neden olduğu en yaygın sağlık sorunu alerjidir. Küfle ilişkili alerjik reaksiyonlar şunları içerir:

  • Öksürük
  • Döküntü
  • Kırmızı, kaşıntılı ve sulu gözler
  • Burun akıntısı
  • Hırıltılı solunum

Zaten kronik veya mevsimsel alerjisi olan ya da astım veya KOAH gibi bir solunum rahatsızlığı olanlarda, küfe karşı alerjik reaksiyon çok daha şiddetli olabilir ve aşağıdaki gibi belirtilere yol açabilir:

  • Nefes almada zorluk
  • Yorgunluk ve uyuşukluk
  • Sık sık göğüs üşütmesi
  • Baş Ağrıları
  • İnatçı öksürük
  • Sinüs iltihabı

Bu semptomlar kesinlikle yeterince sorunlu olsa da, küf ve toksik metabolitlerine maruz kalma kronik hale gelirse, daha ciddi sorunlara dönüşebilir. Uzun süreli maruz kalma durumunda, küf toksisitesi tüm vücudu etkilemeye başlayabilir ve aşağıdakiler gibi daha ciddi semptomlara yol açabilir:

  • Karın ağrısı, şişkinlik ve ishal
  • Anksiyete
  • İştah dalgalanmaları ve kilo alımı
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Saç dökülmesi
  • Artan susuzluk
  • Eklem ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Ağızda metalik tat
  • Kas krampları
  • Zayıf hafıza ve kafa karışıklığı
  • Işığa karşı hassasiyet
  • Ellerde ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşma

Küf ve diğer mantarlar hızla mutasyona uğrayarak bağışıklık sisteminizi etkileyebilir ve hatta tamamen çalışmasını engelleyebilir. Bu da sonuçta ciddi komplikasyonlarla birlikte uzun süreli sağlık sorunlarına neden olabilir.
Uzun süreli küf maruziyetiyle doğrudan bağlantılı olan hastalıklardan bazıları şunlardır:

  • Balkan nefropatisi
  • Bronşit
  • Kanama
  • Hepatoselüler karsinom
  • İç organ hasarı
  • Kashin-Beck hastalığı
  • Solunum yolu enfeksiyonları
  • Reye sendromu

Bu kadar ciddi ve vahim sonuçları olan küf toksisitesi tedavi edilebilir mi? Bu sorunun cevabı evettir, ancak uzun vadeli, büyük resimli bir yaklaşım gerektirir. Küf toksisitesi için, sadece bir ilaç alıp ya da bir prosedürden geçip maruziyetten kurtulabileceğiniz anlamda bir “tedavi” yoktur. Bunun yerine, küf maruziyetinden kurtulmak aşağıdakileri içeren çok yönlü bir yaklaşım gerektirir:

  • Çevreyi ele almak
  • Maruziyetin en aza indirilmesi
  • Detoksifikasyonun artırılması
  • Vücuda iyileşmesi için ihtiyaç duyduğu desteği vermek

Bu aşamaların her birinin ayrı ayrı ele alınması gerekir.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

    Randevu alın