Enflamasyon kronik hastalık süreçlerinin önemli bir parçası. Enflamatuar diyet ve kalp sorunları arasında da son derece yakın bir ilişki var.
Enflamasyon kronik hastalık süreçlerinin önemli bir parçasıdır. Enflamasyon ve diyet arasındaki ilişki de uzun süredir bilinmektedir. Enflamasyonu azaltan beslenme düzeninin kalp ve damar hastalıkları da dahil olmak üzere çeşitli kronik sorunlarda yararlı sonuç verdiği bilinmektedir. Bunun tam tersi olarak, enflamasyonu arttıran beslenme düzeni yani enflamatuar diyet ve kalp ve damar sorunları arasındaki ilişki de gösterilmiştir.
Kasım 2020’de JACC dergisinde yayınlanan geniş bir kohort çalışmasının sonuçları diyetteki enflamasyona etki kapasitesiyle kalp hastalıkları gelişimi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.
Araştırmanın ana hatları
Söz konusu araştırmada aşağıdaki kohortlardan elde edilen veriler kullanılmıştır.
- 74,578 kadın – Nurses’ Health Study (1984-2016)
- 91,656 kadın – Nurses’ Health Study II (1991-2015)
- 43,911 erkek – Health Professionals Follow-Up Study (1986-2016)
Bu kohortlardaki kişilerin beslenme özellikleri daha önceden geliştirilmiş EDIP (Empirical Dietary Inflammatory Pattern) kriterlerine göre puanlanarak bir diyet enflamasyon puanı elde edilmiştir. Bu puanlamada üç sistemik enflamasyon göstergesi (interlökin-6, TNF-alfa-R2 ve CRP) esas alınmıştır.
İzlem süresince her 4 yılda bir diyet sorgusu yenilenerek yeni puan oluşturulmuştur. Bu puanlar ile izlem sırasında gözlenen kardiyovaskuler olaylar arasındaki ilişki irdelenerek sonuçlar elde edilmiştir. Yüksek puanlar proenflamatuar diyet, düşük puanlar antienflamatuar diyet anlamına gelmektedir.
Çalışma sonuçlarına göre:
- Diyetin enflamasyonu arttırma kapasitesi arttıkça hem kadınlarda, hem de erkeklerde kalp ve damar hastalıklarına bağlı olaylar (kalbe bağlı ölüm, kalp krizi, koroner girişim, inme vs.) artmaktadır.
- Enflamasyonu arttıran beslenme düzeni uygulayanlarda, enflamasyonu azaltıcı beslenme düzenini uygulayanlara oranla kalp ve damar hastalıklarına bağlı olaylar % 38 oranında daha fazla gelişmektedir.
- Enflamasyonu arttıran beslenme düzeni uygulayanlarda, enflamasyonu azaltıcı beslenme düzenini uygulayanlara oranla obezite daha fazla ve egzersiz miktarı daha az bulunmuştur. Bu kişilerde ailede koroner kalp hastalığı öyküsü de daha sıktır.
- Enflamasyonu arttıran beslenme düzeni uygulayanlarda, enflamasyonu azaltıcı beslenme düzenini uygulayanlara oranla trigliserid ve LDL kolesterol düzeyleri daha yüksek, buna karşılık HDL kolesterol düzeyleri daha düşük bulunmuştur.
Bu çalışmanın sonuçları beslenme düzeni ile kalp ve damar hastalıkları arasındaki ilişkiyi geniş tabanlı olarak ortaya koymuştur.
Kalp için yararlı beslenme düzeni
Yukarıdaki çalışma antienflamatuar diyet ve kalp arasındaki ilişki açısından tek örnek değildir. Çeşitli renklerdeki sebze, meyve ve baharatların diyette sık yer alması, içerdikleri pekçok antienflamatuar fitokimyasalların da alınmasını sağlayarak kalbi koruyucu etki göstermektedir.
Nitekim, günde 28 gram ceviz, 3- 4 fincan yeşil çay ve 100 gram su mercimeği (Wolffia globosa ) ile desteklenen akdeniz diyeti, bunları içermeyen ve kırmızı et ve şarküteri miktarı daha fazla olan standart akdeniz diyetiyle karşılaştırıldığında destekli akdeniz diyeti lehine aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir:
- Göbek çevresinde daha fazla azalma
- CRP düzeylerinde daha fazla düşüş
- LDL kolesterolde daha fazla azalma
- Diyastolik kan basıncında daha fazla düşüş
- İnsülin direnci göstergesi olan HOMA değerlerinde daha fazla düzelme
- Kalp damar hastalığı risk skorunda (Framingham skoru) daha fazla iyileşme
Sonuç
Enflamatuar diyet ve kalp damar hastalıklarına bağlı istenmeyen olaylar arasında yakın bir ilişki olduğu görülmekte, bunu aksine antienflamatuar beslenmenin de kalp ve damar hastalıklarına bağlı sorunlar açısından koruyucu özellikleri ön plana çıkmaktadır. Bu durum da, kardiyometabolik yaklaşımda fonksiyonel beslenmenin önemini vurgulamaktadır.
Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.