Yapılan bir araştırma, şeker yerine kullanılan yapay tatlandırıcılar ve kalp hastalığı riski arasında bir ilişki olduğunu gösteren sonuçlar vermiştir.
Araştırmacılara göre yapay tatlandırıcılar kalp hastalığı riskinin artmasıyla bağlantılıdır ve şekere sağlıklı ve güvenli bir alternatif olarak düşünülmemelidir.
İlave şekerlerin birçok kronik hastalık üzerindeki zararlı etkilerinin uzun zamandır biliniyor olması, gıda şirketlerinin dünya çapında milyonlarca insan tarafından her gün tüketilen çok çeşitli yiyecek ve içeceklerde yapay tatlandırıcılar kullanmasına yol açmıştır.
Ancak, her ne kadar çalışma bulguları çeşitli hastalıklardaki rolleri konusunda net olmasa da, son yıllarda kullanımları daha fazla inceleme altına alınmıştır.
Tatlandırıcılar ve kalp hastalığı ilişkisi daha önce deneysel çalışmalarda saptansa da, insan çalışmalarından elde edilen veriler sınırlıydı ve önceki gözlemsel çalışmalar yalnızca yapay olarak tatlandırılmış içeceklere odaklanmıştı.
Şimdi ise büyük ölçekli prospektif bir kohort çalışmasından elde edilen bulgular, yüksek yapay tatlandırıcı tüketimi ile kardiyovasküler hastalık riskinin artması arasında potansiyel bir doğrudan ilişki olduğunu göstermektedir.
Araştırmacılar BMJ’de “Sonuçlarımız, milyonlarca insan tarafından her gün tüketilen ve binlerce yiyecek ve içecekte bulunan bu gıda katkı maddelerinin, çeşitli sağlık kuruluşlarının mevcut pozisyonu doğrultusunda, şekere sağlıklı ve güvenli bir alternatif olarak görülmemesi gerektiğini göstermektedir” diye belirtmiştir.
103.000 Fransız yetişkin üzerinde yapılan çalışmada, yapay tatlandırıcılar kardiyovasküler, serebrovasküler ve koroner kalp hastalıkları riskinde artış ile ilişkilendirilmiştir. Sonuçlar, yapay tatlandırıcıların kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi için değiştirilebilir bir risk faktörü olabileceğini düşündürmektedir.
Sorbonne Paris Nord Üniversitesi uzmanları tarafından yürütülen araştırmada, içecekler, masa üstü tatlandırıcılar ve süt ürünleri de dahil olmak üzere tüm diyet kaynaklarından tatlandırıcı alımı incelenmiş ve kalp veya dolaşım hastalıkları riskiyle karşılaştırılmıştır.
Katılımcıların yaş ortalaması 42’dir ve her beş kişiden dördü kadındır. Tatlandırıcı alımı diyet kayıtları kullanılarak takip edilmiştir.
Katılımcılar 24 saat boyunca hangi marka olduğu da dahil olmak üzere yedikleri her şeyi not etmiş ve diyet günlükleri altı aylık aralıklarla üç kez tekrarlanmıştır. Katılımcıların yaklaşık %37’si yapay tatlandırıcı tüketmiştir.
Yaklaşık on yıllık ortalama takip süresi boyunca kalp krizi, inme, geçici iskemik atak ve angina dahil olmak üzere 1.502 kardiyovasküler olay kaydedilmiştir.
Yapay tatlandırıcı tüketiminin %9 daha yüksek kardiyovasküler hastalık riskiyle bağlantılı olduğu bildirilmiştir. Belirli hastalık türlerine bakıldığında, yapay tatlandırıcı tüketiminin %18 daha yüksek serebrovasküler hastalık riskiyle (beyne giden kan akışını etkileyen durumlar) bağlantılı olduğu bulunmuştur.
Belirli bir tatlandırıcı türü olan aspartam, serebrovasküler olay riskinde %17’lik bir artışla ilişkilendirilirken, asesülfam ve sukraloz koroner kalp hastalığı riskinde artışla ilişkilendirilmiştir.
Çalışma gözleme dayalı olduğundan, diğer bilinmeyen faktörlerin sonuçları etkilemiş olabileceği ihtimalini ortadan kaldıramamaktadır. Bununla birlikte, araştırmacılar bunun kesin, yüksek kaliteli diyet verileri kullanılarak yapay tatlandırıcı alımını değerlendiren büyük bir çalışma olduğunu ve bulguların yapay tatlandırıcıları kötü sağlık belirteçleriyle ilişkilendiren diğer çalışmalarla uyumlu olduğunu, ancak bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtmiştir.
Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.
