Depremlerin sağlık üzerine etkileri

Depremlerin sağlık üzerine etkileri

Paylaşın!
Okuma süresi: 3 dakika

Depremlerin sağlık üzerine etkileri büyüktür ve sadece depremde ölen veya yaralananları değil, sağ kalanları da etkiler.

Depremler yalnızca son on yılda 780.000’den fazla ölüme neden oldu. Bu sayı dünyadaki tüm doğal afetler sonrası ölümlerin yaklaşık %60’ını oluşturuyor. Halen de milyonlarca insan aktif fay hatları üzerine kurulmuş olan büyük nüfuslu metropollerde yaşamaya devam ediyor.

Depremler sıklıkla, düşük yapısal standartlara sahip kalabalık kentsel alanları etkilediğinden, genellikle yüksek ölüm oranlarına ve çok sayıda travmatik yaralanmayla birlikte toplu kayıplara neden olurlar. Bu yaralanmalar, yerel ve bölgesel tıbbi müdahale kapasitelerinin en azından kısmen kesintiye uğradığı bir zamanda yoğun iyileştirici tıbbi ve cerrahi bakım gerektiren ciddi sorunlardır. Travma sonrası kurtulan birçok hasta uzun vadede ciddi ölüm ve maluliyet riski taşıyan pek çok komplikasyon yaşar.

Büyük depremler, etkilediği bölgede %1 ila %8 arasında değişen kayba neden olabilir. Sağlık kurumları, yollar ve köprüler hasar gördüğü ve tıbbi tedarik zinciri kesintiye uğradığı için sağlık hizmetlerinde büyük sorunlar yaşanır. Deprem sonrası sağlık sorunlarının büyük kısmı karmaşık cerrahi ve tıbbi bakım gerektirdiği için bu ihtiyaç çok daha yoğun hissedilir.

Rakamlar arasında farklar bulunabilse de, araştırmalar ölüm:yaralanma oranının 1:3 civarında olduğunu öngürmektedir. Can kaybı konusunda üç pik içeren bir seyir söz konusudur.

Kayıpların en fazla olduğu zaman depremin gerçekleştiği zamandır. Maalesef pek çok kurban daha deprem anında kaybedilir.

İkinci zirve, depremin gerçekleşmesinden sonraki birkaç saat içinde görülür ve pek çok yaralı kafa travmaları, büyük kırıklar ve karaciğer ve dalak yırtılmaları sonucu gerçekleşen iç kanamalar nedeniyle kaybedilir.

Üçüncü kayıp zirvesi ise, depremden sonraki günler ve haftalar içinde enfeksiyonlar ve çoklu organ yetmezlikleri sonucu ortaya çıkar. Bu dönemde en fazla bebekler, küçük çocuklar, yaşlılar ve kalp hastalığı ve diyabet gibi kronik hastalığı bulunanlar ölüm riski altındadır.

İnsanların ilk dönemdeki ölüm nedenlerinin başında % 30 ile kafa travmaları gelmektedir. Kol ve bacak yaralanma ve ezilmeleri de buna yakın orandadır. Deprem sonrası kemik kırıkları ve çıkıklar çok sıktır. Özellikle belkemiği kırıkları çok sık görülür ve bunların yarıdan fazlası patlama kırıklarıdır.

Nüfusun yaklaşık %2 ila %15’i, göçük altında kalma nedeniyle yaygın çizgili kas ezilmelerine (Crush sendromu) maruz kalabilir. Bu durum çok önemli bir böbrek yetersizliği ve ilaveten kol ve bacak kaybı riski yaratır. Bu nedenle bu durumda olan hastaların uzun süre hastanede yatırılmalarına ihtiyaç vardır. Ezilme kurbanlarının yaklaşık yarısında böbrek yetmezliği gelişir ve bunların yarısı diyalize ihtiyaç duyar. Deprem ortamında böbrek yetmezliği olan kişilerde ölüm oranı %14 ile %18 arasında değişmektedir.

Depreme bağlı en yaygın genel kas-iskelet yaralanmaları %65 yırtık, %22 kırık ve %6 yumuşak doku ezikleri veya burkulmalarından oluşurken, insanların %3 ila 20’sinde büyük ölçekli çizgili kas ezilmeleri ortaya çıkar. Bu ezilmelerin %74’ü bacaklarda görülür. Ezilme mağdurlarında ayrıca yaygın damar içi pıhtılaşma, ölümcül enfeksiyonlar, solunum sorunları ve ölüm insidansı yüksektir.

Depremden sonraki bir hafta içinde kalp krizi sıklığında da % 35’i bulan oranlarda artışlar bildirilmiştir. Ayrıca deprem sonrasında kalp ritm bozukluklarında 6- 9 katı bulan artışlar olabilmektedir ve bu durum en fazla yaygın trvmalı (Crush sendromu) kişilerde görülür. Deprem sonrasında kan basınçlarında da 10- 20 mmHg’yi bulan artışlar görülebilmektedir.

Deprem sonrasında enfeksiyonlar da büyük sorun oluşturur. Bu durum özellikle yaralıllarda çok önemli bir ölüm nedenidir. Ancak, depremden yaralanmadan kurtulanlarda da bulaşıcı hastalıklar büyük sorunlara neden olur. Bu durumun nedenleri aşağıdadır:

  • Özellikle kapalı alanlarda yoğun yaşama zorunluluğunun getirdiği bulaşma sıklığı
  • Taşıyıcı parazitlerde artış
    • Sıtma ve sivrisineklerle bulaşan diğer hastalıklarda artış
    • Kenelerle bulaşan hastalıklarda artış
    • Yoğun yaşam alanları ve göçler nedeniyle bit salgınları
  • Altyapının hasar görmesi nedeniyle içme suyu kalitesinde bozulma ve kanalizasyon bulaşı riski
    • Kolera
    • Tifo
    • Dizanteriler
    • Barsak parazitleri
  • Su ve besin yetersizliği
    • Beslenme bozuklukları
    • İshaller

Deprem bölgesindeki iklim koşulları da sağlığı etkileyen önemli faktörler arasındadır. Kış depremlerinde özellikle göçük altında kalanlarda hipotermi önemli bir ölüm nedenidir. Yazın meydana gelen depremlerde de sıcak çarpması, susuzluk ve bulaşıcı hastalıklar büyük sorunlar yaratabilir.

Depremlerin sağlık üzerine etkileri arasında bir başka boyut da depremin yarattığı psikolojik travmanın oluşturduğu ruh sağlığı sorunlarıdır. En önemli sorun travma sonrası stres bozukluğudur. Deprem sonrası sağ kalanlar arasındaki depresyon oranları kimi çalışmalarda % 72’ye ulaşabilmektedir. 1999 yılındaki Gölcük depremi ardından depremzedeler arasında intihar düşüncesinin % 17 olduğu bildirilmiştir.

Yetişkinlerle karşılaştırıldığında, çocukların ve yaşlıların deprem sırasında yaralanma ve ölüm riski genellikle daha yüksektir. Yaşlıların doğal afetler sonrasında tepkilerinin daha yavaş olması ve evlerini boşaltamamaları veya tahliye etmek istememeleri önemli bir nedendir.

Kısacası, depremlerin sağlık üzerine etkileri sadece deprem anıyla veya kısa süre sonrasıyla sınırlı kalmaz ve genellikle çok uzun vadeli sorunlar da yaratır.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

Randevu alın