Atriyal fibrilasyon, dünya çapında milyonlarca insanı farkında bile olmadan etkileyen yaygın ve tehlikeli bir kalp sorunudur. Genellikle “sessiz katil” olarak adlandırılan atriyal fibrilasyon inmeye, kalp yetersizliğine ve hatta ölüme yol açabilir.
Atriyal Fibrilasyon Nedir?
Atriyal fibrilasyon, kalbin en yaygın ritim bozukluğudur. Bu durumda, kalbin üst iki odacığı (atriyumlar) düzensiz ve hızlı bir şekilde titreşir veya çarpar. Normal şartlarda, kalp ritmi dakikada 60-100 kez atmalıdır. Ancak bu durumda kalp ritmi düzensizdir ve daha hızlı veya daha yavaş olabilir.
Kalbin üst odacıkları (kulakçıklar) normal şekilde kasılmak yerine düzensiz şekilde atmaya veya titremeye başladığında ortaya çıkan bu durum kanın kalpte birikmesine ve beyne giderek felce neden olabilecek kan pıhtılarının oluşmasına yol açabilir.
Sıklığı
Atriyal fibrilasyon (AF) oldukça yaygın bir kalp ritim bozukluğudur. AF sıklığı dünya genelinde % 1-2 civarındadır, yaşla birlikte artar ve 65 yaşın üzerindeki insanların yaklaşık %9-10’u AF’dan muzdariptir. Ayrıca, AF genellikle erkeklerde daha yaygındır. Bu sıklık ülkeden ülkeye de değişiklik gösterebilir. Bunun nedenleri arasında farklı yaşam tarzları, genetik faktörler, diyet alışkanlıkları ve hastalık sıklıkları gibi çeşitli faktörler sayılabilir.
AF, kalp hastalığı olan insanlar arasında daha yaygındır ve kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, valvüler hastalıklar ve diyabet gibi faktörlerle ilişkilidir.
Atriyal fibrilasyon nedenleri
Atriyal fibrilasyonun nedenleri tam olarak bilinmese de, bazı faktörlerin bu duruma neden olabileceği düşünülmektedir. Rol oynayan bazı faktörler şu şekilde sıralanabilir:
- Yaşlanma
- Kalp hastalıkları: Kalp yetersizliği, koroner arter hastalığı, kalp kapak hastalığı, kalp kası enfeksiyonları veya kalp ameliyatları gibi çeşitli kalp sorunları
- Hipertansiyon
- Hipertiroidizm
- Aşırı alkol tüketimi
- Kimi ilaçlar
- Kimi yasadışı maddeler
- Şişmanlık
- Obstrüktif uyku apne sendromu
- Diğer faktörler: Stres, enfeksiyonlar, elektrolit dengesizlikleri ve bazı genetik faktörler
Bazı ilaçlar, AF riskini artırabilir veya AF’nin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bunlar şu şekilde sayılabilir:
- Stimulanlar: Kafein, nikotin, amfetaminler gibi stimulanlar
- Bazı antidepresanlar (MAO inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar), antipsikotikler ve diğer psikotropik ilaçlar
- Astım veya KOAH gibi solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılan kimi ilaçlar teofilin ve türevleri, salbutamol, terbütalin)
- Ritm bozukluklarında kullanılan kimi ilaçlar
- Kokain, amfetamin ve kimi diğer uyuşturucular
Bu faktörlerin yanı sıra, bazı insanlar neden atrial fibrilasyon geçirdiğini belirlemekte zorlanabilir ve bazı vakalar nedeni bilinmeyen “idiyopatik” olarak sınıflandırılabilir.
Belirtileri
Atriyal fibrilasyon hiçbir belirti vermeyebilir. Bununla birlikte, aşağıdaki belirtiler de görülebilir:
- Göğüste şiddetli kalp çarpıntısı
- Özellikleeforla nefes darlığı
- Kalbin olması gerekenden daha fazla çalışmasından kaynaklanabilen yorgunluk veya halsizlik
- Kan basıncındaki düşüşten kaynaklanabilecek baş dönmesi veya sersemlik
- Daha ciddi bir sorunun işareti olabilen ve derhal değerlendirilmesi gereken göğüs ağrısı veya rahatsızlığı
Bu belirtiler başka koşullardan da kaynaklanabilir, bu nedenle belirtilerin doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Riskleri
Atriyal fibrilasyon (AF) ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bunların başlıcaları şöyle sayılabilir:
- İnme riskinde artış: AF’li kişilerde, normal kalp ritmi olan insanlara göre daha yüksek bir inme riski vardır. AF’li kişilerde inme riski, kalbin üst odacıkları içinde birikerek pıhtılaşma eğilimi artan kan nedeniyle artar. Oluşan pıhtılar kalpten beyne gidebilir ve burada bir damarı tıkayarak inmeye neden olabilir.
- Kalp yetmezliği: AF, kalbin normal şekilde pompalamasını engelleyerek kalp yetmezliğine neden olabilir.
- Kalp krizi riski
- Akciğer embolisi: AF’li kişilerde akciğer damarlarında oluşabilecek kan pıhtısı nedeniyle meydana gelir.
- Kalp kapak problemleri: AF, kalp kapaklarının zarar görmesine neden olabilir.
- Düşük yaşam kalitesi: AF belirtileri yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu belirtiler arasında nefes darlığı, yorgunluk, çarpıntı, göğüs ağrısı ve baş dönmesi yer alır.
Bu nedenlerle, AF ciddiye alınması ve uygun şekilde tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
Atriya fibrilasyon aşamaları
AF, türüne ve süresine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. Bunlar şunları içerebilir:
- İlk kez görülen (ilk teşhis edilen) AF: Bu, kişinin hayatında ilk kez AF atakları yaşadığı durumdur.
- Paroksismal AF: Bu, kalp atışlarının aniden hızlanıp yavaşladığı, genellikle birkaç saat veya birkaç gün içinde kendiliğinden düzelen AF ataklarıdır.
- Kalıcı (persistan) AF: Bu, kalp atışlarının normal ritme geri dönmediği, uzun süreli AF durumudur. Kalıcı AF’nin düzeltilmesi için ilaç tedavisi veya prosedürler gerekebilir.
- Uzamış AF: Bu, 7 günden uzun süren AF durumudur.
- Permanent AF: Bu, kalp atışlarının artık düzeltilmeyen bir durumda kaldığı ve normal ritme dönmenin mümkün olmadığı AF durumudur.
AF’nin sınıflandırılması, hastalığın yönetimi ve tedavisinde kullanılan stratejileri belirlemede önemlidir. AF tanısı konulduğunda, türü ve ciddiyeti dikkate alınarak tedavi planı hazırlanır.
Tedavisi
Atriyal fibrilasyonun (AF) tedavisi, AF türüne, semptomların şiddetine, altta yatan diğer hastalıklara ve hastanın sağlık durumuna göre değişebilir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
- İlaç tedavisi
- Belirtilere yönelik ilaçlar
- Ritm kontrolüne yönelik ilaçlar
- Kalp hızı kontrolüne yönelik ilaçlar
- İnme riskini azaltmaya yönelik ilaçlar (kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar)
- Elektrofizyolojik tedavi: Bu tedavi, AF’nin düzeltilmesi için kalbin elektriksel aktivitesini değiştirmeyi amaçlar. Bu tedavi, ilaç tedavisi başarısız olduğunda veya AF semptomları kontrol altına alınamadığında kullanılabilir.
- Kardiyoversiyon: Bu tedavi, düzensiz kalp atışlarını düzeltmek için elektrik enerjisi kullanır. Bu, ilaç tedavisi başarısız olduğunda veya AF semptomları kontrol altına alınamadığında uygulanabilir.
- Kateter ablasyonu: Bu prosedürde, bir kateter kullanılarak kalp dokusunun belirli bir bölgesinde hasar verilir. Bu, AF’nin kaynağını ortadan kaldırarak düzensiz kalp atışlarının kontrol altına alınmasını sağlar.
- Cerrahi tedavi: Cerrahi müdahaleler, AF’nin düzeltilmesine yardımcı olabilir. Bu tedaviler, kalp kapaklarındaki sorunların düzeltilmesi veya kalp boşluklarındaki hasarların onarılmasını içerebilir.
- Yaşam tarzı değişiklikleri: AF tedavisinde, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Bu, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, sigara ve alkol tüketimini sınırlamak, stresi azaltmak ve sağlıklı bir kiloda kalmak gibi faktörleri içerir.
AF tedavisi, kişinin durumuna ve semptomlarına göre özelleştirilir. Bu nedenle, AF tedavisinde mutlaka bir kardiyologa danışılması gerekmektedir.
Atriyal fibrilasyon tedavisinde ritm kontrolu
Atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında ritim kontrolü, kalbin normal ritmine geri dönmesi veya düzenli ritimde tutulması amacıyla uygulanan tedavilerdir. Bu amaçla kullanılan tedavi yöntemleri arasında ilaç tedavisi ve elektriksel kardiyoversion yer alır. İlaç tedavisi, ritmi düzenleyen (antiaritmik) ilaçların kullanılmasıyla gerçekleştirilir. Bu ilaçlar, kalp atışının düzenli olmasını sağlayarak AF semptomlarını azaltabilir. Ancak, ilaç tedavisi her zaman etkili olmayabilir ve yan etkileri olabilir.
Elektriksel kardiyoversion ise, kalbin elektriksel şoklarla yeniden düzenlenmesini sağlayan bir işlemdir. Bu işlem, anestezi altında yapılır ve genellikle birkaç dakika sürer. Elektriksel kardiyoversion, AF hastalarında ritim kontrolünün hızlı ve etkili bir şekilde sağlanmasını sağlar. Ancak, bu işlemin tekrarlanması gerekebilir ve yan etkileri arasında cilt yanıkları, kalp krizi veya ritim bozuklukları gibi riskler vardır. Elektriksel kardiyoversiyonun ardından, atriyal fibrilasyonun tekrar etmemesi için genellikle antiaritmik ilaçlarla devam etmek gerekir.
AF hastalarında ritim kontrolü, semptomları azaltmak ve kalp fonksiyonlarını düzeltmek için önemlidir. Ancak, bu yaklaşım her zaman etkili olmayabilir ve yan etkileri olabilir. Tedavi seçeneği, hastanın yaşına, sağlık durumuna, semptom şiddetine ve diğer faktörlere bağlı olarak doktor tarafından belirlenmelidir.
Kalp hızı kontrolu
Hız kontrolu, atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında kalp atış hızının normal seviyelerde tutulması için yapılan bir tedavi yöntemidir. AF, kalbin üst odacıklarındaki (atriyum) düzensiz kasılmalardan ötürü kalp hızında artışa neden olur. Bu artış bazen ciddi de olabilir ve kalp fonksiyonunun normal devam edebilmesi için kalp hızının düşürülmesi gerekir. Bu nedenle, ritm kontrolu sağlanamayan hastalarda hız kontrolü AF tedavisinin bir parçasıdır ve belirtilerin azalmasına ve yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olabilir.
Hız kontrolü için genellikle ilaç tedavisi kullanılır. İlaç tedavisi, kalp atış hızını düzenleyen ilaçların kullanılmasıyla gerçekleştirilir. Bu ilaçlar, kalp atış hızını kontrol altına alarak AF semptomlarını azaltabilir. İlaç tedavisi seçenekleri arasında beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve digitalis gibi ilaçlar yer alabilir. Nadiren, hız kontrolunun sağlanması için kimi elektrofizyolojik yöntemler de kullanılabilir.
Kan pıhtılaşmasını önleyici tedavi
Atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında kan pıhtılaşmasını önleyici tedavi, inme riskini azaltmak için önemlidir. AF, kalbin üst odacıklarındaki (atriyum) düzensiz kasılmalarından dolayı kanın pıhtılaşma riskini artırır. Bu pıhtılar, beyin ve diğer organlara giden kan damarlarını tıkayabilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar kanın daha az pıhtılaşmasını sağlayarak bu riski azaltır.
Kan pıhtılaşmasını önleyici tedavi birçok farklı ilaçla sağlanabilir. Bu ilaçlar arasında warfarin, dabigatran, rivaroxaban, apiksaban gibi oral antikoagülanlar kullanılır. Kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar düşük dozlarda bile kanama riskini artırabileceği için dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. Bu nedenle, kan pıhtılaşmasını önleyici tedavi hastanın sağlık durumuna, yaşına, diğer ilaç kullanımına ve kanama riskine göre ayarlanır.
kan pıhtılaşmasını önleyici tedavi AF hastaları için olmazsa olmazdır ve özellikle inme riski yüksek olan hastalar için gereklidir. Bu ilaçlar,AF hastalarının yaşam kalitesini artırır ve ciddi komplikasyonların önlenmesine yardımcı olur. Ancak, kan pıhtılaşmasını önleyici tedavi alırken dikkatli olmak ve düzenli olarak takip edilmek önemlidir. Bu nedenle, bu hastaların düzenli olarak kontrolleri yapılmalıdır.
Atriyal fibrilasyon takibi
Atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında takip, AF semptomlarının ve komplikasyonlarının izlenmesini ve tedavi planının takibini içerir. Takip, semptomların kontrol altında tutulması, kan sulandırıcı ilaçların dozlarının ayarlanması ve hastalığın ilerlemesinin önlenmesi için önemlidir.
AF hastalarında takip, çeşitli yöntemlerle yapılabilir. Elektrokardiyogram (EKG) testi, kalp atış hızının ve ritminin izlenmesi için kullanılabilir. Bu test, doktorun hastanın kalp atış hızını ve ritmini değerlendirmesine ve gerekli tedavi değişikliklerini yapmasına yardımcı olabilir.
Holter monitörü, hastaların kalp atış hızlarının 24 ila 48 saat boyunca kaydedilmesine olanak tanıyan bir cihazdır. Bu cihaz, AF semptomlarının sıklığı ve süresi gibi detaylı bilgiler sağlayabilir ve doktorun hastanın tedavi planını kişiselleştirmesine yardımcı olabilir.
AF hastalarında takip ayrıca kan testleri, tansiyon ölçümleri ve rutin kontrolleri içerebilir. Kan testleri, kanın pıhtılaşma eğilimini ve kan sulandırıcı ilaçların dozunu belirlemeye yardımcı olabilir. Tansiyon ölçümleri, kan basıncının kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir. Rutin kontroller, semptomların izlenmesini ve tedavi planının takibini kolaylaştırabilir.
AF hastalarının takip edilmesi, semptomların kontrol altında tutulması, komplikasyonların önlenmesi ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması için çok önemlidir. Hastaların, takip planına düzenli olarak uymaları, doktorlarıyla düzenli olarak iletişim halinde olmaları ve tedavi planlarına uygun olarak hareket etmeleri önerilir.
Bu ilaçların AF’ye neden olduğu veya AF semptomlarının şiddetini artırdığı kesin olarak kanıtlanmamıştır, ancak bu ilaçların AF riskini artırdığı bilinmektedir. Bu nedenle, AF hastaları bu ilaçlardan kaçınmalı veya kullanmadan önce doktorlarına danışmalıdır.
Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.