Son araştırmalar karaciğer beyin ekseni hakkında ayrıntıları ortaya çıkararak, bu ki organın birbirlerinin işlevlerini etkileyebileceğini göstermiştir.
Son zamanlarda yapılan çalışmalarla, karaciğer fibrozu ve alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD) gibi karaciğerle ilgili durumların bilişsel gerileme ve beynin yapısındaki değişikliklerle bağlantılı olduğu bulunmuştur.
Hem karaciğerde hem de beyinde meydana gelen enflamasyon, bu bağlantıda kilit bir faktör gibi görünmektedir. Ek olarak, çalışmalar şimdi bağırsak-karaciğer-beyin ekseni olarak adlandırılan konu incelendiğinde, bağırsak mikrobiyomunun sağlığının hem karaciğeri hem de beyni etkileyebileceği bulundu. Ancak, bunun başta demans olmak üzere beyni etkileyen kronik ve şu anda tedavi edilemeyen hastalıklar üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığı incelenmeye değer konulardır.
Karaciğer vücudumuzdaki en büyük organdır ve birçok önemli işlevi vardır. Yiyeceklerden aldığımız karbonhidratların, yağların ve proteinlerin işlenmesini ve depolanmasını sağlar. Karaciğer ayrıca vücuttaki alkol, uyuşturucu ve toksik maddelerin parçalanmasına ve atılmasına yardımcı olur ve sindirime yardımcı olan safra adı verilen bir madde üretir.
Son zamanlarda karaciğer ve beynin yakın bir ilişkisi olduğu ve bu iki organın karaciğer beyin ekseni adı verilen özel bir bağlantı aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurduğu saptandı. Karaciğer-beyin ekseni karaciğer ve beyin arasındaki çift yönlü iletişim ve etkileşimi ifade eder. Karaciğer, toksinler ve enflamatuar aracılar da dahil olmak üzere çeşitli maddelerin metabolize edilmesinde çok önemli bir rol oynar. Kronik karaciğer hastalıklarında, karaciğer fibrozu inflamasyonun artmasına ve pro-inflamatuar moleküllerin kan dolaşımına salınmasına yol açabilir.
Son araştırmalar, karaciğer beyin ekseni ile bilişsel gerileme arasında bir korelasyon olduğunu ve bunun altında yatan nedenin iltihaplanma olduğunu göstermektedir. Mayıs 2023’te Cells dergisinde yayınlanan bir çalışmada, genetik olarak Alzheimer hastalığına yatkın farelerin karaciğerleri incelenmiş ve bu genetik yatkınlığı olmayan farelerle karşılaştırılmıştır. Çalışma, Alzheimer’a genetik yatkınlığı olan farelerde karaciğer fonksiyon bozukluğu, artan oksidatif stres, iltihaplanma ve daha büyük karaciğerler olduğunu ortaya koymuştur.
Tipik olarak, Alzheimer araştırmaları beyinde meydana gelen değişikliklere odaklanır, ancak oksi-inflamasyon hipotezi bağışıklık sistemi sorunlarının ve yaşlanmanın da hastalıkta rol oynadığını öne sürmektedir. Enflamatuar moleküller kan-beyin bariyerini geçerek potansiyel olarak beyni etkileyebilir ve bilişsel bozulmaya katkıda bulunabilir. Enflamasyonun beyin sağlığı üzerinde zararlı etkileri olduğu bilinmektedir ve çeşitli koşullarda bilişsel gerileme ile ilişkilendirilmiştir.
Ağustos 2022’de Journal of Hepatology’de yayımlanan bir başka çalışmada da karaciğer yağlanması ile bilişsel gerileme arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu çalışmada, karaciğer yağlanması ve obezitesi olan fareler anksiyete ve depresyon benzeri davranış belirtileri, beyin oksijen seviyelerinde azalma ve beyin hücresi aktivitesinde değişiklikler gösterdi.
Mayıs 2023’te Frontiers in Neuroscience’da yayımlanan bir diğer araştırmada ise Çin’deki Zhejiang Üniversitesi’nden bilim insanları Alzheimer hastalığında beslenmenin etkilerini araştırdı.Bu araştırma, Batı tipi beslenmenin Alzheimer hastalığına yakalanmada bir risk faktörü oluşturduğunu ortaya koydu. Batılı bir beslenme düzeni beyin iltihabına yol açmış ve beyinde zararlı proteinlerin birikmesiyle ilişkilendirilmiştir. Yüksek kolesterol ve yağlı karaciğer hastalığı gibi metabolik bozukluklar da bu beyin değişikliklerine eşlik etmiştir.
2022 yılında Nature Communications dergisinde yayımlanan ve 30.444 insan katılımcının ileri MRI teknikleri ile incelendiği bir çalışmada kalp, beyin ve karaciğer arasındaki ilişkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada kalbin yapısına ve işlevine, beynin boyutuna, beynin beyaz maddesindeki anormalliklere ve yağ birikimi ve iltihaplanma gibi karaciğerle ilgili faktörlere bakılmıştır. Analiz, bu organlar arasında doğrudan ve dolaylı bağlantılar olduğunu göstererek, birden fazla organdaki işlev bozukluğunun etkisi vurgulanmıştır.
Advanced Drug Delivery Reviews’da yayınlanan bir başka çalışmada, demans ve bilişsel gerileme yaşayan kişilerin hücresel enerji üretimi ve vücutlarının insülin ve glikozu nasıl işlediğiyle ilgili, tip 2 diyabet ve yaşlanmada gördüğümüze benzer sorunları olduğu bulunmuştur.
Fiziksel ve ruhsal sağlığın birbiriyle bağlantılı olduğunu anlamak, kapsamlı sağlık hizmetleri için hayati önem taşımaktadır. Çeşitli organ ve sistemlerin zihinsel refah ve bilişsel işlev üzerindeki etkisini dikkate alan bütüncül bir yaklaşıma duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır. Bu alanda yapılacak daha fazla araştırma, karaciğer-beyin ekseninin altında yatan mekanizmaların çözülmesine yardımcı olabilir ve potansiyel olarak hem karaciğer hastalıkları hem de bilişsel bozukluklar için yeni tedavi stratejilerine yol açabilir.
Karaciğer besinlerin işlenmesinde hayati bir rol oynadığından, müdahaleler için çok önemli bir hedef haline gelmektedir.
Alzheimer Derneği Uluslararası Konferansı (AAIC) 2018’de sunulan bir grup çalışma, Alzheimer hastalığı ile ilgili olarak bağırsak, karaciğer ve beyin arasındaki bağlantıyı araştırdı. Bu çalışmalarda bağırsak mikrobiyomu, diyet ve lipid metabolizması kilit faktörler olarak tanımlanmıştır. Bağırsak bakteri bileşimindeki ve diyet seçimlerindeki değişiklikler, özellikle Alzheimer hastalığında beyin sağlığını etkileyebilir. Bağırsak bakterilerinin diyet müdahaleleri yoluyla değiştirilmesi, hayvan modellerinde hafızayı iyileştirme ve iltihabı azaltma konusunda umut verici sonuçlar göstermiştir. Lipid metabolizmasındaki bozukluklar, özellikle de karaciğerdeki düşük plazmalojen seviyeleri, Alzheimer hastalığında bilişsel bozulmaya ve nörodejenerasyona katkıda bulunuyor olabilir.
Yakın zamanda, kronik karaciğer hastalıklarına bağlı olarak karaciğerde yara dokusu oluşumu olan karaciğer fibrozu ile bilişsel işlevlerdeki azalma arasında kayda değer bir ilişki keşfedildi. Temmuz 2023’de eBiomedicine’de yayınlanan bu bulgular, karaciğer ve beyin arasındaki karşılıklı ilişkiyi vurgulayarak bir karaciğer-beyin ekseninin varlığına destek sağlıyor. Araştırma, beynin belirli bölgelerinin karaciğer fibrozu ile ilişkili olarak hacim azalması yaşayabileceğini öne sürüyor. Çalışma, karaciğer fibrozu olan bireylerin sağlıklı katılımcılara kıyasla daha düşük bilişsel yetenekler sergilediğini ve hipokampus, talamus, striatum, beyin sapı ve serebellum dahil olmak üzere birçok beyin bölgesinde gri madde hacminin azaldığını ortaya koydu. Çalışma, potansiyel bilişsel bozuklukları tespit etmek için karaciğer hastalığının erken izlenmesi ve gözetiminin önemini vurgulamaktadır. İlerlemiş karaciğer fibrozisi olan kişilerin bilişsel işlevleri ve gri madde atrofisi daha kötü olduğu ve serum CRP’sinin karaciğer-beyin ilişkilerine aracılık ettiği saptandı.
Çok sayıda karaciğer ve beyin hastalığıyla ilişkili olan enflamasyon, potansiyel bir faktör olarak incelendi. C-reaktif protein adı verilen bir sistemik enflamasyon belirteci kullanan araştırmacılar, karaciğer fibrozu olan katılımcılarda olmayanlara kıyasla bu proteinin daha yüksek seviyelerde olduğunu tespit etti. Ayrıca, karaciğer fibrozu, bilişsel işlev ve beyin hacmi arasındaki ilişki üzerinde C-reaktif proteinin mütevazı ancak önemli bir aracılık etkisi olduğu saptandı. Bu bulgular, enflamasyonun karaciğer ve beyin arasındaki bağlantıya kısmen katkıda bulunabileceğini düşündürmektedir.
Çalışma sonuçlarının karaciğer sağlığı ile bilişsel işlev arasındaki ilişkiyi desteklemesine rağmen, daha fazla klinik araştırma yapılmadan karaciğer sağlığına yönelik müdahalelerin bunama riskini azaltmaya yardımcı olabileceği sonucuna varmak zordur. Karmaşık karaciğer-beyin eksenini ve diyet, egzersiz ve diğer yaşam tarzı faktörleri dahil olmak üzere belirli müdahalelerin hem karaciğer hem de beyin sağlığını nasıl etkileyebileceğini tam olarak anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Yine de bu çalışma, karaciğer sağlığının beyinle ilgili koşullarda potansiyel bir faktör olarak değerlendirilmesinin önemini vurgulamakta ve karaciğer sağlığını korumanın genel beyin sağlığı için potansiyel faydalarının daha fazla araştırılmasını teşvik etmektedir. Diyet ve yaşam tarzı seçimleri yoluyla sağlıklı bir karaciğerin korunması genel sağlık için önerilmektedir.
Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.