14 Mart Tıp Bayramı, hekimlerimizin fedakarlıklarını sembolize eden özel bir gündür. Bu fedakarlıklar günümüzde de herşeye rağmen sürmektedir.
Ülkemizde 14 Mart tarihinin anlamı doktorlar için kutlanan bir günün ötesine geçmektedir. 14 Mart, Türk hekimlerinin bağımsızlık aşkının ve fedakarlığının sembolüdür. Günümüzde herkesin bildiği şekilde Türk hekimlerinin tüm yaşananlara karşın fedakarlıkları, mücadeleleri ve bağımsızlık aşkları sürmektedir. 40 yılı aşkın süredir sürdürdüğüm mesleğimin ülkemizdeki gurur günüdür 14 Mart.
Tüm sağlık çalışanlarının fedakarca çalışmaları inkar edilemez. Ancak, 14 Mart Türk hekimlerinin günüdür. Diğer sağlık çalışanlarının da kendi mesleklerine ait günleri veya haftaları mevcuttur. 28 Nisan Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü, 5 Mayıs Ebeler Günü, 12 Mayıs Hemşireler Günü, 6 Haziran Diyetisyenler Günü, 8 Eylül Fizyoterapi Günü bu günler arasındadır.
14 Mart Tıp Bayramı’nın ülkemizin kurtuluşu ve kuruluşu ile iç içe geçmiş önemli bir hikayesi vardır. 14 Mart 1827 tarihinde II. Mahmut, Osmanlı’nın ilk tıp fakültesi olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’yi açar. Bu okulda yetişen mezunların Viyana’daki tıp denklik sınavını geçmesiyle okul kısa sürede dünyada da kabul görür ve “fakülte” statüsüne erişir. Kurulduğu tarihten sonra da çok sayıda hekim yetiştirmeye devam eder. Ana binası bugün Sağlık Bilimleri Üniversitesi kampüsü olan Haydarpaşa’daki tarihi binada bulunmaktadır.
Takvimler 1919’u gösterdiğinde İstanbul, İngiliz işgali altındadır ve tıp öğrencileri eğitimlerine işgal günlerinde devam etmeye çalışmaktadır. O günlerde 3. sınıfta tıp eğitimine devam eden Hikmet Boran da Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane öğrencileri arasındadır. 14 Mart 1919’da tıp öğrencileri Hikmet Boran önderliğinde üniversitenin kuruluş yıldönümünü kutlayacaklarını söyleyerek toplanır ve ardından işgale karşı tarihi fakülte binasının direkleri arasına Türk bayrağını asarlar. İşgal güçleri protestoyu engellemeye çalışsalar da tıp öğrencilerini durduramazlar. Tıp öğrencilerinin kararlılıkları ve vatanseverlikleri sayesinde karanlık işgal günlerinde İstanbul semalarında dalgalanan Türk bayrağı bir umut ışığı gibi parlar. O günden sonra da 14 Mart ülkemizde Tıp Bayramı olarak kutlanmaya başlar.
İşgale karşı başkaldıran tıp öğrencilerinin sembolü haline gelen Hikmet Boran, tıp eğitimini yarıda bırakarak Kurtuluş Savaşı’na katılır. Sonrasında da Sivas Kongresi’nde tıbbiyelileri temsilen bulunur. Bu kongrede Mustafa Kemal Atatürk’e dönerek, Türk milletinin başka bir ülkenin mandasına girmesinin kesinlikle kabul edilemeyeceğini söyler. Mandayı kabul eden Atatürk’ün kendisi olursa da Tıbbiyeliler olarak Atatürk’ün dahi karşısında yer alacaklarını ekler. Bu sözleriyle Atatürk’ün de taktirini kazanan Hikmet Boran, 1940’ta gönüllü olarak Sarıkamış’a doğu hizmetine gider ve orada yakalandığı hastalık sonucu hayatını kaybeder.
Pandemi sürecinde de görüldüğü üzere Türk hekimleri Hikmet Boran’dan devraldıkları bayrağı fedakarlık ve özveri içerisinde taşımakta ve Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” sözünün bu yüzyılda da geçerli olduğunu göstermektedirler.
aa