Hipertansiyon ve beyin

Hipertansiyon ve beyin

Paylaşın!

Hipertansiyon ve beyin arasındaki etkileşim sanıldığından daha yoğundur ve hipertansiyon varlığı beyni çeşitli şekillerde etkileyebilir.

İnme sonrasında ölüm riski ilk bir ay içinde %25, ilk bir yıl içinde ise %40’dır. Ayrıca, inme sonrasında nüks riski ilk bir aylık dönemde %3-5, ilk yıl içinde de %10 kadardır. İnme sonrasında yaşayanlarda, demans riski de %30 olarak saptanır.

Hipertansiyon ve inme

Hipertansiyon ve beyin ilişkisinin en belirgin olarak görüldüğü sorun inmedir.

İnme, kalp krizinin beyindeki karşılığıdır. Beynin belli bir bölgesine giden damarın tıkanması veya patlaması sonucunda o damarın beslediği beyin bölgesi ölür. Bunun sonucunda da, beyinde o bölgeyle ilişkili vücut faaliyetleri devre dışı kalır. Bu duruma inme (stroke) adı verilir.

Yaşla birlikte, inme insidansı belirgin şekilde artar. İnmede en önemli risk faktörlerinden biri hipertansiyondur. Tedavisiz hipertansiyonlu hastaların yaklaşık 1/3’ü beyin damar hastalıkları nedeniyle kaybedilir. İskemik inmelerin %27’si ve beyin kanamalarının %57’si kontrolsüz hipertansiyona bağlıdır.

İnme sıklığı ile kan basıncı düzeyleri arasında da çok yakın bir ilişki vardır.

Hipertansiyonda inmenin önlenmesi ile kan basıncının sıkı kontrolü arasında yakın bir ilişki mevcuttur. Kan basıncını kontrol açısından dihidropiridin kalsiyum kanal blokerleri, diüretikler, ACE inhibitörleri ve ARB’ler arasında belirgin bir fark yoktur, ancak beta blokerler inme profilaksisinde diğer ilaçlar kadar yararlı değildir.

İnme sonrasında hipertansiyon tedavisi, tıpkı inme öncesi gibi yapılmalı ve kan basıncı hedefleri dikkatle takip edilmelidir. Akut inme sırasında ise, kan basıncının yakından takip edilmesi ve çok gerekmedikçe düşürülmemesi önerilmektedir. Kan basıncının fazla düşürülmesi, serebral dolaşımı bozacağından infarkt alanını büyütebilir ve dolayısıyla inmenin getirdiği klinik sonuçları ağırlaştırabilir.

Hipertansiyon ve demans

Toplumun yaşam süresinin artması ile birlikte, demans giderek büyüyen ve tutulan kişileri veya yakın çevresini ciddi ölçüde etkileyen bir sosyal ve ekonomik sorun durumuna gelmektedir.

Demansın pek çok tipi bulunmakla birlikte, en sık rastlananlar vasküler demans ve Alzheimer hastalığıdır.

Vasküler demans patogenezi ile hipertansiyon arasındaki ilişkinin, ortaya çıkan derin beyaz cevher (korteks) lezyonlarının kortikal atrofiye de neden olması olduğu düşünülmektedir.

Alzheimer hastalığındaki ilişki ise daha karmaşık olmakla birlikte etkileşim kuşkusuzdur.
Hipertansiyon tedavisi ile demansın önlenebildiği ise gösterilememiştir. Yapılan çalışmaların sonuçları, tedavinin bilişsel fonksiyonlar açısından anlamlı olmayan bir iyilik trendi sağladığı yönündedir. Ancak, epidemiyolojik çalışmaların 15- 20 yıl önceki kan basınçlarının kognitif fonksiyonu etkilediği yönünde olduğu hatırlanırsa, 3- 5 yıllık izleme süresine sahip çalışmaların yetersiz kalması normaldir.

Demansın önlenmesi açısından, hipertansiyon tedavisinin olabildiğince erken başlanması bu açıdan çok önemlidir. Toplumdaki yaşlı insanların sayısının giderek arttığı düşünülecek olursa, bu kişilerin vücut ve akıl sağlıklarının korunması, bu kişileri, kendilerini sevenler ve toplum için yük olmaktan çıkartarak çevrelerine katkıda bulunur şekilde yaşamalarını sağlayacaktır.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

Randevu alın