Hipertansiyon belirtileri

Hipertansiyon belirtileri nelerdir?

Paylaşın!

Hipertansiyon belirtileri çok tartışılan bir konu. Her üç erişkinden birinde görülen hipertansiyonun belirtilerine daha yakından bakalım.

Hipertansiyon genel olarak sessiz seyreden sinsi bir klinik durumdur. Kendisine özgü bir belirtisi olmadığı için hipertansiyona genellikle “sessiz katil” (silent killer) de denir. Hipertansiyon belirtileri sanılan belirtilerin çoğu da aslında genellikle başka nedenlerle ortaya çıkan ve hipertansiyona atfedilen belirtilerdir.

Bu belirtileri biraz daha yakından incelemekte yarar var.

Başağrısı

Hipertansiyon belirtileri arasında en sık sözü geçen yakınma başağrısıdır. Hipertansiyonda en sık rastlanan başağrısı tipleri gerilim başağrısı ve migren ataklarıdır. Bu ağrıların yarattığı stres de genellikle kan basıncı yükselmesini tetikler.

Her başağrısı olan kişi mutlaka hipertansiyonlu değildir. Hiçbir sorunu olmayan kişilerde de, çeşitli nedenlerle baş ağrısı gözlenebilir.

Çoğu zaman hipertansiyon için ilaç başlanması başağrılarını da azaltır, bunun nedeni hipertansiyon ilaçlarının çoğunun aynı zamanda başağrısını önlemek için de kullanılabiliyor olmasıdır.

Genellikle enseden başlayarak tepeye doğru yayıldığı şeklinde anlatılan bu ağrı, çoğu zaman gerilim başağrısıdır ve çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Bu ağrı genellikle gündüz saatlerinde hissedilir, gece ortaya çıkması nadirdir. Migren atakları da benzer şekilde tansiyonu yükseltebilir.

Unutulmaması gereken nokta, tansiyon yüksekliği ve başağrısının birlikte bulunduğu durumlarda sadece hipertansiyonun değil, başağrısının da araştırılması gerektiğidir.

Buna karşılık, bilinen hipertansiyonu olan kişilerde 180 mm üzerinde ani gelen ve şiddetli başağrısı ciddiye alınmalı ve mutlaka acile başvurulmalıdır. Özellikle yüksek tansiyon, şiddetli başağrısı ve şuur bulanıklığı birlikteyse, ciddi bir sorun olasılığı gündeme gelir. Bu duruma özellikle böbrek ve kalp yetersizliğinde sık rastlanır.

Nefes Darlığı

Nefes darlığı hipertansiyon belirtileri arasında değildir. Bu şikayet pek çok sağlık sorununun bir belirtisi olduğu gibi, efor sırasındaki nefes darlığı sadece performans düşüklüğüne, istirahatteki nefes darlığı da psikolojik nedenlere bağlı olabilir. Ancak, kalp yetersizliğinden kronik akciğer hastalıklarına kadar uzanan bir çok sağlık sorunu nefes darlığı nedeni olabilir.

Kalp yetersizliğinde belirtiler arasında en sık rastlananı nefes darlığıdır. Kalp yetersizliğinin seyri sırasında vücutta meydana gelen kimi değişiklikler sonucunda vücutta su ve tuz tutulur ve bunun sonucunda akciğerlerdesıvı birikmesi nefes darlığı ile sonuçlanır.

Nefes darlığı kalp yetersizliğinde belirtiler arasında en sık rastlanan şikayet
Nefes darlığı kalp yetersizliğinde belirtiler arasında en sık rastlanan şikayettir.

Kalp yetersizliğinin başlarında ağır eforlarla (yokuş veya merdiven çıkma) ile başlayıp, vücuttaki sıvı birikiminin artışıyla paralel olarak şiddetlenir ve en sonunda saç tarama veya yemek yeme gibi çok basit eforlarda bile görülmeye başlar.

Nefes darlığının derecesi, sıvı birikimini ve hastalığın şiddetini gösteren önemli bir parametredir. Mesela normalde gündüzleri hissedilmeyen nefes darlığı, gece yatınca gündüz bacaklarda biriken sıvının vücuda dönmesiyle akciğerlerde toplanmasına ve gece nefes darlığıyla uyanma veya sırtüstü yatamama gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Bu ve benzeri nefes darlığı şikayetleri doktora müracaat nedeni olur. Bu durm hipertansiyona bağlı kalp yetersizliğinde de benzer bir seyir gösterir.

Komplikasyonsuz hipertansiyonlularda görülen nefes darlığının en önemli nedeni, hastaların kilo fazlalığıdır ve kilo vermekle bu belirti hafifleyerek kaybolur. Ancak, ileri hipertansiyonda kalp yetersizliği gelişeceği için nefes darlığı yukarıda anlatıldığı şekilde bir gelişme gösterir.

Göğüs ağrısı

Göğüs ağrısı, özellikle de yeni başlayan göğüs ağrısı insanlarda korku ve paniğe yol açan bir durumdur. Pek çok nedeni olabilen göğüs ağrısından korkulmasının temel nedeni, bu durumun kalp krizi olmasından korkulmasıdır.

Tüm ağrılarda olduğu gibi göğüs ağrısı da, ağrı stresi nedeniyle kan basıncını yükseltir ve bu durumda doğal olarak tansiyon yükselmesinin göğüs ağrısına yol açtığı sanılır. Oysa ki, durum bunun tersidir, genellikle göğüs ağrısının geçmesiyle tansiyon da normale gelir.

Ancak, hipertansiyonun kalp krizinin ve aort anevrizması ve disseksiyonunun en başta gelen risk faktörlerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Özellikle ani başlayan ve kollara yayılan sıkıştırıcı göğüs ağrısı ve göğüste baskı hissi kalp krizi olasılığını akla getirmelidir. Yine, göğüste ani ortaya çıkan ve yırtılırmış hissi veren çok şiddetli ağrı bol terleme ve bilinç bulanıklığı ile birlikteyse aort anevrizma yırtılması veya aort disseksiyonunu düşündürmelidir.

Bunun dışında, hipertansiyonlu hastada eforla ortaya çıkan göğüsteki baskı ve sıkışma hissi de, koroner arter daralması olasılığını gündeme getirir.

Her durumda, hipertansiyonun kendisi göğüs ağrısı yapmasa da, hipertansiyonlu bir hastada ortaya çıkan şiddetli göğüs ağrısı acilen doktora müracaat etmeyi gerektirir.

Çarpıntı

Normalde insan kendi kalbinin attığını hissetmez. Kalp atışlarının hissedilmesine çarpıntı adı verilir. Bu durum

  • kalbin hızlı atması
  • atışların güçlü olması
  • kalbin göğüs içinde takla atması
  • atışlarda düzensizlik

şeklinde hissedilebilir. Bu his sadece göğüste değil, boyunda ve boğazda da olabilir.

Bu yakınmaya hipertansiyonlu hastalarda çok sık rastlanır. Bunun en önemli nedeni; hastadaki stres, anksiyete bozukluğu, panik ve korkudur. Ayrıca, yorgunluk ve fazla kafein alımı gibi nedenler de çarpıntıları tetikleyebilir.

Ancak, çarpıntı hipertansiyonlu hastalarda durumun ağırlaşması, kalp duvarının kalınlaşması veya kalp yetersizliği gelişmesi sonucunda da ortaya çıkabilir. Koroner kalp hastalığı ve başka kalp hastalıkları da çarpıntıya yol açabilir. Bu nedenle, çarpıntı yakınması olan hipertansiyonluların bir doktor tarafından kontrolü iyi olur.

Burun Kanaması

Burun kanaması çok sık görülen bir belirtidir. Hipertansiyonlularda da burun kanaması tansiyon yüksekliğinin sonucu gibi algılanır ve hatta “iyi ki burnun kanamış, yoksa mazallah beyin kanaması olurdun” şeklinde yorumlar da yapılır. Ancak bu doğru değildir, boş yere hastada kaygı, korku ve panik yaratır.

Burun içerisindeki damarlar, çok ince ve zayıf damarlardır, çevrelerindeki destek dokusu azdır. En ufak bir basınç artışında bile kanayabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonları, burun içindeki polipler, öksürmek, ıkınmak ve başka nedenler burun kanamasına yol açabilir. Hafif ve kendiliğinden veya basit bir tamponla kesilen burun kanamaları ile hipertansiyonun bir ilgisi yoktur.

Çoğu burun kanamasının hipertansiyonla ilişkilendirilmesinin temel nedeni, kanamanın yarattığı paniğin kan basıncını yükseltmesidir. Yani, bu durumda çoğu kez yüksek kan basıncı burun kanamasının nedeni değil, sonucudur.

Ancak, bazen ileri derecede hipertansiyonu olan kişilerde ciddi burun kanamaları ortaya çıkabilir. Bu kanamalar büyük hacimlidir, ön tamponla durmaz ve mutlaka hastanede arka tampon gerektirir. Bu durumda da genellikle burun veya nazofarenks tümörleri veya başka önemli sorunlar burun kanamasının zeminini hazırlar. Bu hastalarda mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanının da hastayı değerlendirmesi gereklidir.

Göz kanamaları

Göz kanamalarını gözün dışındaki beyaz kısmın (sklera) kanaması ve gözün iç arka tarafındaki ağ tabakasının (retina) kanaması olarak ikiye ayırıp incelemekte yarar vardır.

Gözün dışındaki beyaz alanın (sklera) kanaması, tıpkı burun kanaması gibi, benzer nedenlerle ortaya çıkabilir. aynı burun kanamasına benzer. Göz enfeksiyonları (konjunktivit), allerjiler, öksürmek, ıkınmak, göze yabancı cisim (toz, parçacık, kirpik vb.) kaçması ve başka nedenler sklera kanamasına yol açabilir. Bu kanamaların hipertansiyonla veya kan basıncı yükselmesiyle ilgisi yoktur.

Hipertansiyon belirtileri arasında sanılan sklera kanamalarının hipertansiyonla ilgisi yoktur.
Hipertansiyon belirtileri arasında sanılan sklera kanamalarının hipertansiyonla ilgisi yoktur.

Ancak, yine tıpkı burun kanamaları gibi, kolayca farkedilen sklera kanamalarının da, hipertansiyonla ilişkilendirilmesinin temel nedeni, kanamanın yarattığı paniğin kan basıncını yükseltmesidir. Yani, bu durumda da çoğu kez yüksek kan basıncı sklera kanamasının nedeni değil, sonucudur. Ancak, kan pıhtılaşmasını önleyici ilaç alan hipertansiyonlularda bu durum görüldüğünde kan sulandırıcı ilaç tedavisinin gözden geçirilmesi gerekebilir.

Retina kanamaları ise, çoğu kez eski hipertansiyonlu, diyabetli ve damar sertliği olan kişilerde saptanır. Bu kanamalarda dışarıdan bir şey farkedilmez, ancak bazen bulanık görme veya görme kaybı ortaya çıkabilir. Bunun nedeni, göz içindeki kanamanın görme alanını kapatmasıdır. Bu durum ciddi bir tablodur ve mutlaka bir göz hekimi tarafından değerlendirilerek uygun şekilde tedavi edilmelidir.

Özet olarak, hipertansiyonlu kişilerde dışarıdan farkedilebilen göz kanamalarında genellikle korkulacak bir şey yoktur. Asıl, dışarıdan görülemeyen kanamalardan korkmak gerekir.

Başdönmesi

Başdönmesi için de benzer bir durum söz konusudur. İster kulak, ister beyin dolaşımı olsun, başdönmesi kan basıncının yükselmesi sonucu ortaya çıkmaz. Buna karşılık, başdönmesinin yarattığı stres kan basıncının yükselmesine yol açar. Yine de her durumda, hipertansiyon ve başdönmesi birlikteliğinde doktorun görüşünün alınması gerekir.

Buna karşılık, özellikle ilaç tedavisi gören hipertansiyon hastalarında ilaç dozunun fazla gelmesi durumunda veya sıvı kaybı varlığında ayağa kalkmakla başdönmesi ortaya çıkabilir. Bu durum ortostatik hipotansiyon adını alır ve ilaç dozunun ve sıvı dengesinin gözden geçirilmesini gerektirir. Özellikle yaşlı hastalarda bu husus dikkate alınmalıdır.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

Randevu alın