Kolesterol ve beslenme

Kolesterol ve beslenme

Paylaşın!

Kolesterol ve beslenme ilişkisi çok tartışılan bir konu. Kolesterolün kalp sağlığı açısından önemi büyük ama bu konu sadece beslenme ile ilişkili değil.

Kolesterol ve beslenme arasındaki ilişki

Kandaki kolesterolün iki kaynağı vardır. Bunlardan biri besinlerle alınan kolesterol, diğeri karaciğerde üretilen kolesteroldür. Besinlerle alınan kolesterol kandaki kolesterolün ufak bir miktarını oluştururken, çoğunluğu karaciğerde üretilir. Bu nedenle, kolesterol ve beslenme ilişkisi karmaşıktır.

Kimi besinler, içlerinde kolesterol olmadığı halde kolesterol üretimini arttırırlar. Bunlar içinde doymuş yağlar ve trans yağlar başta gelir. Bunun dışında, omega 6 yağ asitlerinin de kanda LDL miktarını arttırıp HDL düzeyini azaltma etkisi var. Aynı etki şekerde ve rafine karbonhidratlarda da (örneğin beyaz un) bulunur. Bu nedenle, kolesterol içeren besinleri az tüketmek yetmez, tüm yağları ve rafine karbonhidratları da az tüketmek gerekir.

Yağ damarlara nasıl oturuyor?

Aslında damarlara oturan kolesterol. Kolesterol vücutta hücre zarlarının ve kimi hormonların temel yapıtaşı olan yağsı bir madde. Bu madde dışarıdan yiyeceklerle alınabildiği gibi, karaciğerde de yapılabiliyor. Doymuş yağlar ve trans yağlar kandaki kolesterolü en fazla arttıran nedenler arasında arasında.

Damar sertliğinin gelişimi

Kanda artan kolesterol damar duvarına, LDL adını verdiğimiz lipoprotein’le taşınıyor. Ailevi hiperkolesterolemi (kolesterol yüksekliği) dediğimiz genetik bozuklukta damar duvarında biriken kolesterol damarı tıkayabiliyor. Ancak, diğer kişilerde olan durum bu değil. Damar duvarındaki kolesterol risk faktörleri adını verdiğimiz çok çeşitli etkenler (diyabet, sigara, yaşlanma, egzersiz eksikliği gibi) etkisiyle okside oluyor, yani bozuluyor.

Kolesterol kalp krizi ve inmeye zemin hazırlıyor

Söz konusu bozulmanın sonucunda normalde vücutta herhangi bir reaksiyon yaratmaması gereken kolesterol yabancı bir madde haline gelerek, damar duvarında yavaş ilerleyen bir iltihabi reaksiyon yaratıyor. Bu da damardaki aterom plağı dediğimiz iltihaplı kolesterol birikimini oluşturuyor.

Kalp krizi ve enflamasyon

Bu iltihabi olayın ilerlemesi zaman içinde damarın iç yüzeyini kaplayan endotel adını verdiğimiz tabakanın bozularak bir noktadan yırtılmasına yol açıyor. Yırtılan yere, yırtığı tamir etmek üzere kandaki trombositler yapışarak pıhtı oluşturuyor. Ancak, bu pıhtı zaten daralmış olan damarı tıkayarak damardaki kan akışının kesilmesine yol açıyor. Bunun sonucunda da bu durum kalpteki koroner damarlarda olursa kalbin bir bölümünün ölmesine yani kalp krizine, beyni besleyen damarlarda olursa aynı şekilde inmeye yol açıyor.

Kalp ve damar hastalıkları riskinde kolesterol yüksekliği

Kalp ve damar hastalıkları riski çok boyutlu bir sorun. Kandaki kolesterol yüksekliği yanı sıra şeker hastalığı, diğer benzeri metabolizma bozuklukları, hipertansiyon, sigara, egzersiz eksikliği, yaş ve cinsiyet ile genetik yatkınlık gibi faktörler de işin içine girer. Ancak, bunlar arasında kandaki kolesterol yüksekliği en önde gelenlerden biri. Kandaki kolesterol düzeyiyle kalp ve damar hastalığı sıklığını gösteren pek çok çalışma var. Bunun yanı sıra, kolesterolü düşürücü tedavinin de kalp ve damar hastalığı riskini belirgin şekilde azalttığını gösteren çok sayıda büyük çalışma mevcut.

Kolesterol değerleri açısından Türkiye

Ülkemizde kolesterol değerleri genellikle diğer ülkelerle paralel seyreder. Genellikle batı ülkelerine oranla bir miktar daha düşük olmakla birlikte, kalp ve damar hastalığı riskimiz batı ülkelerinden belirgin şekilde yüksek. Bunun temel nedenleri arasında yağdan ve rafine karbonhidrattan zengin beslenme, sigara tüketiminin yüksekliği, egzersiz azlığı, diyabet ve hipertansiyon sıklığının fazla olması geliyor. Giderek artan şehirleşme ve özellikle sosyoekonomik olarak nitelikli gıdaya ulaşma güçlüğü, açık havada spor yapacak mekanların kısıtlılığı gibi faktörler de durumu ağırlaştırıyor.

Bir başka faktör de akraba evlilikleri.  Bu nedenle genetik risk faktörlerine daha sık rastlanıyor.

Türk mutfağı ve kolesterol

Türk mutfağı çok kültürlü ve lezzet açısından üstün bir mutfak. Ancak içerik açısından yağdan ve rafine karbonhidratlardan oldukça zengin. Şerbetli ve sütlü tatlılar, hamur işleri, fazla yağ kullanımı gibi özellikler Türk mutfağındaki çoğu yemeği kolesterol dengesi ve kalp damar hastalıkları riski açısından olumsuz etkiliyor.

Yaşam tarzı ve kolesterol

Kolesterol değerleri açısından sadece yaşam tarzı önlemlerinin yeterli olduğunu söylemek isterdim. Ancak, değerlendirmenin kişinin risk değerlendirmesiyle birlikte yapılması gerekiyor. Aynı kolesterol değeri riski düşük bir kişide sadece yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol edilebilir nitelikte bulunup, bir başka kişide yüksek doz ilaç tedavisine ihtiyaç gösterebilir.

Kolesterol için ilaç kullanımı

Değerlendirme sadece kolesterol düzeyine bakılarak yapılmıyor. Aynı zamanda kişinin kalp ve damar hastalığı riskinin değerlendirilmesi de hesaba katılıyor. Buna göre, herhangi bir şekilde kalp krizi geçirmiş veya koroner stent ya da by-pass operasyonları geçirmiş kişiler ve benzerleri mutlaka ilaç kullanmak zorunda. Yüksek riskli kişiler de büyük çoğunlukla kolesterol ilacı kullanmak durumunda. Kalan kişilerde de riske göre değerlendirme yapılmalıdır.

Bu noktada birkaç noktayı belirlemekte fayda var.  Kolesterol ilacının verilme nedeni sadece kolesterolü düşürmek değil, aynı zamanda riski de düşürmek. Bu nedenle, kolesterolün yüksek olmaması ilaçtan kaçınılabileceği anlamına gelmez. Kalp damar hastalıkları riski ortadan kalkan bir şey değildir. İlaçla kolesterolün düşmesi ilacın kesilebileceği anlamına gelmez. İlaç kesildikten sonra yaklaşık bir hafta içinde kolesterol düzeyleri ilaç öncesi değerlere döner ve risk azaltıcı etki de ortadan kalkar. Bu nedenle, kolesterol ilaçları bir süre kullanılıp kesilebilecek ilaçlar değildir.

Bu yazıda anlatılanlar bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuzun önerileri çerçevesinde hareket ediniz.

Randevu alın